3 Aralık 2008

Caddeler, yüzler, cepler...


Kalabalık caddelerde üzerime üzerime gelirken insanlar, ben aralarından süzülüyorum. Bir yüze takılıyor gözüm, zihnimde o yüzü takip ediyorum.
Şuraya gider şimdi bu yüz, bu yüzün adımları korkunca hızlanmaz, neşelenince ‘ahh’ der gibi güler. Bu yüz mesela üşenir koşmaya. Tembeldir adımları. Caddenin sağından yürür hep muhtemelen. Alamıyorum kendimi, yüzlerin peşine takılıyor onlarla akıyorum caddelerden aşağı. Bazen yukarı...
Hayatlar yazıyorum tanımadığım yüzlere. Küçülmek ve ellerindeki sapı kopmuş poşete sığmak istiyorum bu yüzlerin. Ellerini ceplerine soktuklarında buldukları çerçöpü merak ediyorum delicesine.
Sigara paketinin jelatini, az önce marketten alınan bir fatura belki...
Onlarla yürümek istiyorum caddelerde, sonra ceketlerini portmantoya astıklarına, sağ ayakları ile sol topuklarına basarak ayakkabılarını çıkardıklarına tanık olmak. Sokaklardan geçip onlarla evlerine varmak...

Fon Müziği:
Une Belle Historie - Michel Fugain

1 yorum:

Karōshi dedi ki...

Yürü kim tutar seni bundan sonra Zizania.. Beyrut seni bekler ve sonra kim bilir neler nereler seni bekler.. Ve kimler... Seni seviyorum canım benim.. Sana şiir yazayım mııııı:)