15 Aralık 2008

Pabuç





pabuç, -cu Far.
isim.


1. Ayakkabı: “Ökçesi basık pabucunun içinde kara ve çatlak topuklu ayakları ellerinden ziyade ortadadır.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
2. Masa, sandalye vb. mobilyaların ayaklarına takılan metal veya plastik eklenti.
3. fiz. İletken telleri elektrik birimlerine bağlayan veya cıvatalı bağlantıyı sağlayan parça.
4. mim. Bina kolonlarının temeldeki basma yüzeyinin geniş ve daha güçlü olarak yoğunlaştırılmış bölümü. Güncel Türkçe Sözlük


'Shukran jazeelan' demesiyle kafasına yiyiverdi önce sağ, sonra sol tekini pabuçların.
Nasıl da çirkin yüzü. Sağlık fışkıran al al yanaklarına, bembeyaz dişlerine, her sabah kilometrelerce koşmasına rağmen hem de.
İçinin karası yansımış yüzüne derler böylesine...
Teni onunkinden çok daha kara olan bir el, önce ayağına uzandı, sonra tüm gücüyle fırlatıverdi kafasına kafasına pabuçlarını.
Haysiyetli eller işte onlar, öpülesi eller.
Yaşanan arbedeyi yatıştırmak için sıyrık sıyrık gülümseyip; 'Don't worry, don't worry' demez mi bir de!
Sen ve senin gibiler olmasa hiç endişe duymayacağız ki biz.
Her el pabucuna uzansa, fırlatıverse sizin kafanıza kafanıza...

Hiç yorum yok: