26 Şubat 2009

Adres: No 207



• Bir Alman hastanesinin içi nasıl bu kadar alaturka oldum olası anlamadım gitti. Taksim’deki de, Kadıköy’deki de gayet kitsch.

• Annemin odasının yani No 207’nin olduğu katın girişindeki odanın kapısında, pansuman odası yazıyor. İçeride hiç pansuman yapıldığını görmedim. Hasta yakınları oturuyor burada. Sohbet edip plastik bardaklardan çay içiyorlar. Ellerinde cep telefonları birilerini arayıp haberin mahiyeti ne olursa olsun ‘şükürler olsun ki’ ile başlayan cümleler kuruyorlar bir de.

• Kantindeki suratsız kadına, hasta bakıcıya, resepsiyondaki kimyasal sarışına bir saat içinde, saydım, 83 kere 207 diye cevap vermişim. ‘Oda numarası 207!’

• Hastane yemeklerini seviyorum. Biraz tuz ekleyince leziz oluyorlar. Yağsızlar.

• Fransız filmlerinin çoğunda aslında Paris başrolde. Benim için hiç sakıncası yok. Hatta hoşuma bile gidiyor. Çok sigara içiyorlar lakin o şehirde. İnsanın canı sigara çekiyor.

• İki kere kar yağdı, birinde gidiyordum, diğerinde geliyordum. İkisini de kaçırdım.

• Doğum günümde çok ama çok kar yağsın istiyorum. Bu arada o gece, Tünel’deyiz, bekleriz.

• Saçma kıskançlıklar yaşayıp neticesinde kabalaşan arkadaşlarımı eskisi kadar sevmediğimi itiraf etmeliyim. Konuşmak gelmiyor içimden onlarla. Fark edip kendileri vazgeçse benden, ne güzel olur aslında. Hiçbir şey söylemek de istemiyorum onlara. Bu da içimden gelmiyor zira.

• Nisan sonu Halep’e gidiyorum. ‘Halep oradaysa, arşın burada’ derken neden bahsettiğimi sanırım artık daha iyi bileceğim. Gerçi lafın Halep ile alakası yok ama olsun.

• Geçen hafta Sirkeci Garı’ndaki Orient Express adlı restoranda, şef garsonun; ‘Uzun zamandır gelmiyorsunuz’ demesi düşündükçe çok garip geliyor. Nasıl hatırlar ki beni? Nasıl yani?

• Pazar günü gittiğimiz balıkçının duvarında; ‘Kahkahamı kaybettim, hükümsüzdür’ yazıyordu. Bu laf bana çok acıklı geldi. Çok acıklı hakikaten de. Kahkaha atmadığımı, atamadığımı düşünmek bile istemem.

• Doran şahane kahkahalar atıyor. Çok güldük beraber. Bebeklerin kıvırcık saçlı insanlara olan ilgisi başlı başına komik.

• Çocukluğumun en kral çikolatalarından biri, Mabel’in muz aromalı çikolatası, yeniden satılmaya başlanmış. Mahalledeki pastanede buldum. Aldım. Aldım. Sonra bir daha aldım. Sanırım bugün muz aromalı 5 adet çikolata yedim. 6 da olabilir. Emin değilim.

• Annemin durumu gayet iyi. Dikişleri alınana kadar tembellik yapacakmış, söz verdi.

• El Guardian De Los Suenos, artık bir zahmet duy sesimi!


Fon Müziği: Spiders, Snakes, A Weather

Hiç yorum yok: