29 Mart 2009

Pazar





pazar Far. b¥z¥r
isim
1. Satıcıların belirli günlerde mallarını satmak için sergiledikleri belirli geçici yer: Perşembe pazarı. Salı pazarı.
2. Belli bir şeyin satıldığı yer: Balık pazarı.
3. Alım satım, alışveriş: Allah hayırlı pazar versin.
4. Cumartesi ile pazartesi arasındaki gün: “Pazar sabahı odalarına çay istemişlerdi.” -Y. Atılgan.

Güncel Türkçe Sözlük





Oy / Teyzemde öğle yemeği / Rejans / Sebzeli Mısır Ekmeği / Gölge / Limonlu Votka / Tarantula


Fon Müziği:
This Paralysis - Eagle Eye Cherry

27 Mart 2009

Vesaire ...



Beşir’le Vals / /بيروت‎ / İstanbul / Gemayze / 28042009 / Adana / Hatay / Halep / Za’atar Manakish / Mercedes 230 / Hatırlamak / Unutmak / Korkmak / Korkmamak / Güneş / Dövme / Tatil / Oyun




Fon Müziği:
Standing Next to Me - The Last Shadow Puppets

26 Mart 2009

Mutfak



mutfak, -ğı Ar. maµba¬
isim
1. Yemek pişirilen yer, aş damı: “Lafı döndürdüm dolaştırdım, mutfağın sırrına getirdim.” -Ö. Seyfettin. 2. Yiyecekleri hazırlama sanatı: Türk mutfağı.

Güncel Türkçe Sözlük

''...I believe in kissing, kissing a lot. I believe in being strong when everything seems to be going wrong. I believe that happy girls are the prettiest girls. I believe that tomorrow is another day and I believe in miracles...''

— Audrey Hepburn




Fon Müziği:
I Summon You - Spoon

24 Mart 2009

24032009



Emirgan / Limonlu Çay / Ev Yapımı Poğaça / Siyah Oje / Sınav Kağıtları / Ödevler / Güneş / Poyraz / Lodos / श्रीगणेश / Korsika

Fotoğraf: Martina Hooglan Ivanow

Fon Müziği: Coming Back to Life - Pink Floyd

23 Mart 2009

Müzik



müzik, -ği Fr. musique
is.


1. Birtakım duygu ve düşünceleri belli kurallar çerçevesinde uyumlu seslerle anlatma sanatı, musiki: Müzik eğitimi. 2. Bu biçimde düzenlenmiş seslerden oluşan eserlerin okunması veya çalınması: Bu akşam güzel bir müzik dinledik.

Güncel Türkçe Sözlük



Fon Müziği: : Les Jeunes Pousses- François Breut

20 Mart 2009

Bahar Gelme!





Bahar gelme! Hazır değilim.
Hiç tedbir almadım. Sonra hâlâ alışamadım. Yeteri kadar yalnız kalıp kendime anlatamadım.
Bahar gelme! Ben daha kendimi bile kandıramadım...


Fon Müziği:
Worlds - Cranes

Pic via Kari Herer

15 Mart 2009

Sabır




sabır, -brı Arapça

isim
1. Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi, dayanç: “Annem pek yorgun bir saatinde değilse bu tutturmalarıma sabır gösterirdi.” -A. Ağaoğlu.
2. Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme.

Güncel Türkçe Sözlük


Fon Müziği: Spiders, Snakes - A Weather

13 Mart 2009

Bir Gün Belki Hayattan ...



Komşusu şikayet etti diye Yeniköy'deki Emek Kafe geçici olarak kapalı. Bahçesinin büyük kısmı, aynı komşu yüzünden yıkılmıştı zaten. Çocukluğumun Emek Kafe'si, ilk gençliğimin Emek Kafe'si, en berbat şeyleri tek başıma karşılarken hep kaçtığım Emek Kafe... Kapanmasa ne iyi olur.

12 Mart 2009

Çay



Limonlu ballı çay / Yağmur / Mimoza / Kişniş Şekeri / Sıcak Baget ekmek / Eski kaşar peyniri / Jose Saramago

Fon Müziği: Rising - Lhasa

9 Mart 2009

09032009



Doğum günü hediyeleri / teşekkür mesajları / votka limon / Jazz meets Cuba / 35 / Zooey / Lodos / Poyraz / halka küpeler / Dylan on Dylan / The Boy in the Striped Pajamas / dolma kalem

8 Mart 2009

Pabuç



pabuç, -cu Far.
is.
1. Ayakkabı: “Ökçesi basık pabucunun içinde kara ve çatlak topuklu ayakları ellerinden ziyade ortadadır.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
2. Masa, sandalye vb. mobilyaların ayaklarına takılan metal veya plastik eklenti.
3. fiz. İletken telleri elektrik birimlerine bağlayan veya cıvatalı bağlantıyı sağlayan parça.
4. mim. Bina kolonlarının temeldeki basma yüzeyinin geniş ve daha güçlü olarak yoğunlaştırılmış bölümü.

Güncel Türkçe Sözlük

5 Mart 2009