26 Mayıs 2009

Semantik, en basitinden...

Photobucket

Durup dururken aklımın köşesine bucağına ilişen her şeyi toplasam sonra çıkarsam kendimden, geriye ne kalır bilmem.
Yolda yürürken çoğu zaman sadece önüme bakma antrenmanları yaparım ben. Görüş alanımın dışındakilere ilişmesin gözüm diye akla karayı seçerim. Gözüme gözüme gelenlere kafamı çeviririm. ‘Bu detayı görmesem olur,’ derim kendime, ‘Ben bunu bilmesem olur.’
Birbiri ardına dizilince sözler ya da bağımsızken her biri bir diğerinden, derhal bundan bilmem kaç zaman önce edilmiş bir laf ile birleşiverirler. İşte o zaman çok şey ifade eder kelimeler. Şimdi kağıda yazsam basit bir çekim eki derim ama nasıl da bir alışkanlığın özgeçmişi oluverir duyunca kendi kulağınızla onu siz aniden. Bir ömür çıkar ortaya mesela hiç olmadık yerden, kimileyin tek heceli bir sözden.
Söyleyeni şaşırtır en çok bazen kelimeler. İyi de ne dedim ki şimdi ben? O anlar zannımca hatırlanmaya değer.
Yatağın altında aylar, yıllar sonra bulduğunuz tozlu bir tükenmez kalem, ne kadar çok hikâye anlatırsa, o kadar konuşur bazen işte nesneler. Duvar boyasındaki bir çizik, koltuktaki leke, kenarı kırılmış kahve fincanı... Hepsi aslında nasıl da gürültücüler. Defoların sesi nedense hep daha bir gür çıkar zaten...
‘Kedi mi aldın’ dediğim bir dost, ‘Sherlock Holmes işte,’ der mesela, ‘anladın di mi hemen?’
Bazen bazı şeyleri anlamak için acayip akıllı olmak gerekmez. Anlamak gelip bulur sizi kendiliğinden. Anlamak seçer sizi, öyle ansızın, durup dururken...

1 yorum:

kinik dedi ki...

fantastic!!!...
bende de susamama sorunu var..hiç çekici değilim....
abandoned!!!