19 Eylül 2011

Hafif



Ar.sf.
1. Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı. 2. Güç veya yorucu olmayan, kolay: Hafif bir iş. 3. Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa: Hafif bir kadın. 4. Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek): “Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi.” -S. F. Abasıyanık. 5. Kalınlığı veya yoğunluğu az olan: “Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi.” -M. Ş. Esendal. 6. Etkisi az olan, sert karşıtı: Hafif bir içki. 7. Önemli olmayan: Hafif bir ceza. 8. Çok dik olmayan (sırt, yokuş): “Hafif bir meyilden indik.” -H. R. Gürpınar. 9. Gücü az olan, belli belirsiz: “Yaprakların hafif iniltisi içinde, çalılıklar arasından geçerek de-nizaltının demir attığı koya doğru yaklaşıyoruz.” -E. M. Karakurt. 10. Sıkıntısız, ferah, rahat: Kendimi bugün çok hafif hissediyorum.

Güncel Türkçe Sözlük


Fon Müziği: Lilac Wine - Jeff Buckley

12 Eylül 2011

Denizden...


Ben orada öylece durdum. Canım istemedi yola devam etmek. Gidebilirdim de, kalabilirdim de. Durdum. Kaldım. Devam etmemdi herhalde beklenen ama edemezdim. Devam etseydim bile bile can yakardım. Birinin canını yakardım, kendimden eksilmesem de, birinin eksilmesine sebep olurdum. Bir şeyin sebebi oluverirdim. Ben orada öylece durdum. Sessiz bir selam çaktım denize, içimdeki yola çıktım. Sonra vardım kendime. Neyim varsa söyleyecek söyledim. Kendime. Bilmediğim şeyler değildi elbette. Bile bile, ben, işte o hayatta, ancak bu kadar oldum.

Fon Müziği: Hiç Canım Yanmaz - Bülent Ortaçgil