10 Aralık 2011

Lodos / Poyraz



Sabah Lodos, öğleden sonra Poyraz...

Böyle günlerde ağrımasın da ne yapsın başım? Böyle günlerde elimi, kolumu, bacağımı unuturum. Oradan oraya yürüyen bir baş olurum. Ağrıyan... Omuzlarımın üzerindeki baştan ibaret olurum. Ağrıyan...

Sabah Lodos, öğleden sonra Poyraz...

İstanbul’un rüzgarlarını ezbere bilirim ben. Bir de balıklarını. Bu mevsimin balığı ne sorun hadi, hemen söyleyeyim. Hamsi, İskorpit, Kefal...

Sabah Lodos, öğleden sonra Poyraz...

Böyle günlerde pek huysuz olurum ben, baştan söyleyeyim. ‘‘Canım’’ deseler, ‘‘Canın çıksın’’ anlarım. Havadan nem kaparım. Bazen de basbas bağırırım. Bağırdıkça şiddeti azalır sanki rüzgarın.

Sabah Lodos, öğleden sonra Poyraz...

Lodos, sinsidir biraz. Kandırır adamı. Gülümser önce kocaman, sonra nefesini çalar içinden. Senin ruhun duymaz. Soğuk gecelerde herkesten sıcacık nefesini çalar Lodos. Hiç utanmaz, arlanmaz. Vapurlar demir alamazlar, onun umurunda olmaz. O üfler, üfler, üfler... Sonra oturur ben ne yaptım diye bir de ağlar. Dedim ya sinsidir Lodos, ona hiç güven olmaz.

Poyraz'ın öfkesi saman alevi gibidir ama yamandır da hani. Bir hışım ağaçları soyar, gözünü budaktan sakınmaz. Eskimiş panjurları yerinden oynatır, antenleri söker atar çatılardan. Sonra bir de şemsiyelere düşmandır. Hakkını yememek lazım, çok merttir ama Poyraz. Sözüyle özü birdir. Adama hiç madik atmaz.

Sabah Lodos, öğleden sonra Poyraz...

Fon Müziği: Je ne veux pas travailler - Pink Martini

Hiç yorum yok: