27 Mart 2013

Vaat


İstanbul’dan güller gelsin. Bir bardağın,  kavanozun, sürahinin içinde dursunlar. Masada, pencerenin kenarında dursunlar. Yaprakları yavaş yavaş kurusun. İstanbul’dan güller gelsin….
Türkçesi  ‘Sana Gül Bahçesi Vadetmedim’. Okuduğum zamanları hatırlıyorum. Ellerinde kitabı evirip çevirip fiyatına bakan bu liseli çiftin yaşlarındaydım herhalde. Herhalde diyorum zira geçmiş koşar adım uzaklaşıyor benden. ‘‘Geçen seneydi,’’ deyince ben, bir dost uyarıyor hemen; ''Olur mu canım, beş sene oldu.''
Kitapla çok alakası yok ama gidip kulaklarına fısıldamak istiyorum: Biri  ‘‘Sana gül bahçesi vadetmedim’’ derse eğer,  ‘‘bok etmedin’’ demek gerek. Başka bir şey değil. Bu kadar deseniz yeter. Ama mutlaka bok deyin. Çünkü karşınızdaki mutlaka size bok gül bahçesi vadetmemiştir. Kesin etmiştir.   Sonra verdiği sözleri bir bir unutmuştur. Haa mühim mi bu? Yok inanın hiç değil ama siz mutlaka bunu söyleyin. Söyleyin ki kendiniz de duyun.
Tüm bunlar aklımdan geçerken, pencerenin içindeki gülleri hatırladım. Kendime vadettiğim kurumaya duran gül bahçesini. Aslında en sevdiğim çiçek değildir gül. Hatta sevmediğimi bile söyleyebilirim. Fazla süslü gelir bana güller.  Kutuların içine çikolataları dolduran adama dediğim gibi fazla kız. ‘‘Ee ama bebek kız ya,’’ demişti adam. ‘‘Evet de tam kız kız olmaz o büyüyünce. Bizim gibi olur en fazla,’’ dediğimde ne gülmüştü adamcağız.
İstanbul’dan güller gelsin yine de. Bir bardağın, kavanozun ya da sürahinin içinde dursunlar. Zerafetlerine yakışmayan bir kabın içinde olsunlar. Reddetsinler yaratılıştan gelen zerafetlerini. Çok kız kız olmasınlar, en fazla işte bizim gibi olsunlar. Birisi size ben sana gül bahçesi vadetmedim derse, ‘‘Hadi lan or’dan’’ da diyebilirsiniz. Ben olsam ‘‘Bok vadetmedin’’ demeyi seçerdim. Evet evet, kesin ‘‘Bok vadetmedin’’ derdim. Derim…

2 yorum:

Görkemsiz Serseri dedi ki...

Doğru dersin. En güzelini dersin. Ben de aynısını derim.

Gül bahçesiyle ilgili iki mısra okumuştum onu hatırlayıverdim; alakasız ama paylaşayım, içimden geldi:

Biz bülbül-i muhrik-dem-i şekva-yı firâkız
Ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden

-Ayrılığın şikayetinin yakıcı demlerinin adamlarıyız biz. Sabah rüzgârı ateş kesilir,geçse gülistanımızdan.-

II. Selim

Adsız dedi ki...

aynen zizania doğru söze ne denir 307 no'lu pirincin taşını kim ayıklayabilir??