21 Mayıs 2009

Suzanne / Suzan / Suzi / Susan


Yola çıkacağım gün aldığım haberle havalara zıplamıştım. Sonra yol heyecanı ile unuttum. Şimdi şimdi dank ediyor, ben o çok istediğim yaz okuluna kabul edildim. Ağustos ayı boyunca Hollanda’da olacağım.
Canımı sıkan tek şey Leonard Cohen’in konserinde İstanbul'da olamayacak olmak. Olsun, ne yapalım. Nasıl olsa birileri mutlaka benim yerime gider, bir güzel içlenir.
Sesini ilk kez TRT 3’te duymuştum Leonard Cohen’in. Bayılmıştım. Kaç yaşındaydım hatırlamıyorum ama Raks’ın renkli şeffaf kasetler çıkardığı sene idi. Toz pembe bir kaset vardı kasetçalarda, kayıt düğmesine basmıştım hemen. ‘Suzanne’ çalıyordu radyoda, ‘...and you want to travel with her, and you want to travel blind..’ Hâlâ en sevdiğim şarkılarından biri...

Suzanne deyince aklıma geldi, Little Miss Sunshine’ın yani Suzi’nin bana 'teyze' demesi çok hoşuma gitmeye başladı. Annesine söyledim, ‘Evet, sahipleniyor seni’ dedi.
Beraber en fazla zaman geçirdiğim ufaklık Z hep adımla hitap ederdi bana. Hâlâ da öyle. Arada annesinden azar işittiyse, tost yapmamı filan istiyorsa ‘teyze’ der. Onu da yarım ağız. Tanıdığım diğer çocuklar da hep adımla hitap ettiler bana. İlk kez biri bana ‘teyze’ diyor ve bu benim çok hoşuma gidiyor.

V ile geçen gece internette karşılaştık, Yunan erkekleri konusunda detaylı bilgi istedi. Verdim. Bir dahaki tatilini Yunanistan’da geçirmeye karar verdi. Çok güldürdü beni. Çınarcık’taki Suzan Abla’yı anlattı. Ona çocukluğunun en büyük travmalarını yaşatan, mahallenin bıçkın delikanlılarının aşık olduğu Suzan Abla’yı. Çınarcık'ın Suzan Abla'sına benzediğimi söyledi. Bana bir de yeni isim taktı: Scandalous Susan yani Skandalperver Suzan. Hâlâ aklıma geldikçe gülüyorum. Ağrılar giriyor karnıma gülmekten...







Fon Müziği:
Teknik imkânlarım el vermiyor buradan ama fon müziğimiz elbette ki Leonard Cohen’den 'Suzanne'. Çok isterseniz 'Dance Me to the End of Love' da olur. Fark etmez. 'First We Take Manhattan' çalarsa ağlarım, söyleyeyim...

1 yorum:

kinik dedi ki...

zizania rocks!!