19 Aralık 2008

Sakız




Küçükken hiç sakız çiğnemezdim ben. Tipitip ve Pembo’nun tadını severdim ama çiğnemezdim. Küçük parçalara ayırırdım sakızları, dilimin altına yerleştirirdim. Sakız parçalarının aroması azaldıkça yenileri ile değiştirirdim onları.
Bu akşam ‘pabuç’ kadar bir sakızı gürültülü gürültülü çiğner ve hatta patlatırken, çocukluğumda neden hiç sakız çiğnemediğimin idrakına vardım. Sebebi annemin ben dünyaya geldiğim tarihlerde bile çoktan tedavülden kalkmış adab – ı muaşeret öğretileriydi. ’Çayını, kahveni karıştırırken kaşığın bardağa / fincana çarpmasın, ses çıkarma karıştırırken ayıptır'dan tut da ‘bacak bacak üstüne attığında, pantolonun ile çorabın arasından tenin gözükmesin, sakil durur'a varan bir silsileydi bu. Öyle bir kazınmış ki beynime geldim gidiyorum unutmam mümkün değil. Bir çocuğum olursa öğretir miyim, bilmiyorum. Bu konuda henüz karar veremedim.
Annemin de suçu yok aslında, damarlarında akan kendi deyimiyle ‘asil’ kanın terbiyesi böyle gerektiriyor. Bazen isyan ettiğimi hatırlıyorum. Özellikle de ergenlik yıllarımda. Zira benden başka kimsenin ‘sallamadığı’ pek çok incelik ile uğraşırken alay konusu olurdum hep. Eve gelip sızlanınca da annem her seferinde aynı cevabı verirdi: ‘Onların ruhu ince değilse, asil değilse bu senin suçun mu? Sen doğru bildiğinden şaşma.'
Sanırım yine aynı terbiyeden dolayı bol küfreden bir kadın oldum ben. Bu sefer ters tepti. Benlerken kendini, kendi öğrendiklerinden değil de öğretilenlerden vazgeçer ya önce insan. Çoğu gayet maço küfürler tereddütsüz çıkar ağzımdan. Annem bayılacakmış gibi olur duyduğunda. Yıllarca beyhude kürek çekmiş olmasına mı yansın, yoksa halimime mi bilemez. Utanır ama ses etmez, kaçar hemen yanımdan.
Bugün öyle bir küfür ettim ki, bu sefer ben bile kendime şaşırdım. Bu kadarı da fazla dedim.
Sonra düşündüm, çok da hakketmişti o kişi bunu. Hakketmenin sonuna dek hakkını vermişti.
Savurdum küfürümü, döndüm arkamı, yürüdüm gittim.
İncelikler mühimdir hayatta, aksini hiç düşünmedim. ‘Gerçeklerse’ ama... Değillerse ‘s........’ler işte!..
Dedim ya, bu dili annem öğretmedi, anadilim değil. Kendi kendime, düşe kalka öğrendim. Lakin hem konuşur, hem yazar hem de söyleneni eksiksiz anlayabilirim....

1 yorum:

kinik dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.