20 Kasım 2009

Seni Görmediğime Sevindim...


Şehrin en kalabalık caddelerinden birinde görmemek için yürüdüm. Denedim. Oldu. Görmedim. Gözüm değmediği sürece görmüş sayılmam dedim. O beni gördü. Baktı, baktı....
Yüzüne baksam, selamını yalandan da olsa alsam; ‘Sen iğrenç bir insansın’ derdim herhalde. Sonra bir nefeste; ‘Ne oldu, neden şimdi bana selam vermeye karar verdin? Adam yerine koymazdın hani, umursamazdın. Yokmuşum gibi yapardın. Sanki sen çok adammışsın gibi. Ben sana bayılıyormuşum gibi. Nezaketti benimkisi. Asgari nezaket.
Hem zaten biliyor musun seni tanımak zorunda kalmasam, tanışmak da istemezdim. Bana kalırsa sefilsin, cahilsin, komplekslisin sonra üstüne bir de çirkinsin. Azken kendini çok sanan zavallının tekisin’ derdim.
İçimden geçerdi bunları söylemek. Hepsini değil ama nefesimin yettiği kadarını kesin söylerdim. Eğer görseydim...Görmedim...
Kafamı bile çevirmedim. Görmedim ki kafamı çevireyim. O beni gördü. Her söylemediğimi de anladı, eminim.
Ben görmedim, yürümeye devam ettim. Arnavutluk’ta neye ihtiyacım olacaksa onları aldım. Bir kitap aldım kendime, bir de en kalınından hırka.
Evime geldim. Parmesanlı makarnamı yedim. Bir kadeh kırmızı şarap içtim. Güzel bir gün geçirdim.
Görmedim. Güzel bir gündü bugün, seni görmediğime sevindim...


Fon Müziği:
Calm Like You - The Last Shadow Puppets

Hiç yorum yok: