14 Ocak 2009

Havada Bulut*



Kışları sokağa çıkmayı sevmiyorum. Soğuk. Soğuğu sevmiyorum. Ellerim, ayaklarım ve burnum üşüyor. Sık sık sokağa çıkmaktan imtina etmemin yegâne nedeni budur.

Boş boş konuşan insanları sevmiyorum. Hatta sanırım konuşan insanları sevmiyorum. Bilmeyince susmalı.

İnsan yaralanınca, biraz kendi kendine kalmalı. Kendi kendine yaralarını sarmalı. Dinlemeli kendini, dönüp dönüp aynaya bakmalı. Kendinden kaçmamayı, yaşamamak, ‘devam edememek’ sananlar imha edilmeli. Zira düpedüz düzler işte onlar.

Yalnız kalmak korkulacak bir şey değildir herkes için. Şahsen ben manasız insanlarla olacağıma tek başıma olmayı tercih ederim. Hatta yalnızlığımı pek bir severim. Yalnız kalmaktan korkanlar yalnızlığını sevenleri anlamazlar. Anlamadıklarını ise hiç anlamazlar. Acınası durumdalar.

Hayatında bir erkek olduğu sürece kendini değerli sanan kadınlar en tahammül edemediğim. Çünkü insana rahat da vermez bunlar. İlla biriyle seni baş göz edecek, çiftleştirecekler. Anlamadıkları; bazı kadınlar hayatlarında bir erkek olmasa da sever kendisini. Bilirler. Birinin sevgilisi olmak istediklerilerinde, onlar eve hiç elleri boş dönmezler.

Bazen hayatta başka dertleri de olur insanın. Tek dertleri kırık aşk hikâyeleri değildir. Aşkın kırılmasına üzülmek de normal bir şeydir anormal değil. Ama bazen bazı dertler olur hayatında, kırılan aşk hiç gelmez aklına. O da hayatın eksi hanesinde durur kendi başına. Ne sen ona ilişirsin, ne o sana. Bazen başka dertleri olur insanların, kapı kapı gezip anlatmazlar. Susarlar. Onlar zaten pek anlatmazlar. Daha çok kendilerine saklarlar.

Şömizli kitapları hiç okumamış çocuklardır yalnız kalmaktan korkanlar. FM bandını tanımazlar. Aynaya pek bakmazlar. Baktıklarındaysa gördüklerinden hoşlanmazlar. Kütüphanesinde hâlâ şömizli kitaplar olanlar da vardır bu dünyada, radyo dinleyenler, film izleyenler, aynaya bakınca her şeye rağmen ‘hiç de fena değilim be’ diyenler. Yalnızlıklarını sevenler.

Yalnızlıklarını sevenler, günün ortasında işten çıkıp soğuğa rağmen tek başlarına vapura biner, Burgazada’ya giderler mesela. Bir kahve içip, sokaklarda görmek için yürüyüp evlerine dönerler. Bulutları seyrederler. İşte o zaman onlar hiç ama hiç üşümezler.

Hem bulutlar güzeldir. Güneşi sonraya saklar, kıymet bilirler.

*Havada Bulut – Sait Faik Abasıyanık

Fon Müziği: Güneşimden Kaç – Bulutsuzluk Özlemi

1 yorum:

kinik dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.