29 Haziran 2008

Bahçeye Giren Hırsızlar


Ülkenin geri kalanıyla pek bir bağı olmayan, kendini daha çok yavru vatan Kıbrıs’ın bir uzantısı gibi gören bir yerde geçirdim ben hep yaz aylarını.
Şimdi değişti, her yer kutu kutu site, herhangi bir sahil kasabasından bir farkı kalmadı. Nereye baksan ruhsuz beton ve plastik sandalye yığınları.
70 yaşındaki bir teyzenin söğüt altında esrarlı cigarasını sardığı, pazarda kafası dumanlı amcaların, ‘Seçiverin işte, beni uğraştırmayın’ diye söylendiği bir yerdi orası. Bamyalar kocaman, domatesler kırmızı, patatesler beyazdı.
Kaçıp kaçıp giderdim oraya. Ne zaman yorulsam, bunalsam, hayatla arama biraz mesafe koymak istesem oraya giderdim.
Doğal bitki örtüsü farklıydı. İnsanı da bundan faydalanıyordu. Her şey normal, asayiş berkemaldı. 40 dereceyi aşan sıcaklarda, kafan berrak olacak da ne olacaktı.
Türk televizyonları çıkmazdı. Kıbrıs Rum TV’leri, Arap kanalları ve bir de BRT. Televizyon izlemezdi kimse, kimse evine girmezdi. Sabahlara kadar herkes sokaktaydı. Sonra evlerine kapandı insanlar, ‘hadi biraz daha dışarıda olalım’ diyenler bahçelerine. Bizim bahçe çok güzeldi, hâlâ güzel. Annem sağolsun.
Pasiflora yerdik biz çay kaşıklarıyla. Dalından koparıp koparıp. Depresyonun moda olduğu yıllarda, kendisinden ilaç yapıldığını öğrendim. Amma da şaşırmıştım, mutlu geçen çocukluğumun sırrına ben işte böyle vakıf oldum.
Bukalemunlar, yılanlar, akrepler…. Ben orası yüzünden bu hayvanların hiçbirinden korkmadım. Örümcek görünce havaya zıplayan kadınlara, hep ağzım bir karış açık bakakaldım. Çığlık atanlara kızdım, içten içe sinir oldum.
Yöreye has en güzel çiçeklerden birinin, yurtdışına satıldığından hiçbir bahçede olmamasına hep çok şaşırdım.
Uzun uğraşlar sonunda, yasemin kadar girişken olmayan bu çiçeğin fidesini nihayet bulmuş ve bahçemize ekmiştik geçen sene. Bu yaz her şeyden çok onu görmek için hevesliydim. Sabah acı haberi aldım. Bizim Plumeria büyümüş, serpilmiş ama bir gece ansızın bahçeyi terk etmiş. Yanına üç büyük ortancayı da almış ve gitmiş.
Biri bahçemize girip çiçeklerimizi çalmış dün gece.
Biri bahçemize girmiş, bize ait olanı almış ve kaçmış. Çiçeklerimizi çalmış.

2 yorum:

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Çiçek çalan bir hırsız ha? Dünyanın bunca pisliğe battığı bir zamanda çiçek ve kitap çalanlara kızamıyorum ben nedense? Hırsızlığı onayladığımdan değil, belki çiçeğe ve kitaba olan tutkusuna karşı koyamayana duyduğum sempatiden... Belki diyeceksin ki; çalınan senin çiçeklerin değil. Çok çiçeğim çalındı bahçemden karanfiller, menekşeler... Ve pek çok kitabımda :)

Rüyacı dedi ki...

Ne güzel bir hırsızmış o öyle. Ruhu tiremiştir belki o bitkiyi görünce. Olabildiğince de yalındırlar kendileri.Hem mutlaka en az bir kedileri vardır, muhtemelen de uzak bir komşunuzdur bazen. Yoksa çiçekler çalınmaz ki paylaşılır.
Sizin bahçenizin devamlılığını yok etmediği sürece, iyi huylu, aksi ise suçlu muamelesi görür tarafımdan.