16 Haziran 2008

Küçük Turuncu Otomobilin Ardından...



Evde bir yas havası hakimdi. Garip bir şeyler olduğunu anladım. Arap sabunu kokusunu içime çektim. ‘Sonra sorarım’ dedim kendi kendime. Azıcık huzur bulayım. Biraz nefes alayım.
Sormama gerek kalmadı. Gözünü denize dikmiş, uzaklara bakan teyzem, anlatmaya başladı. Anlattıkça efkarlandı, gözleri nemlendi. Hemen kaçtım salondan. ‘Dur ben sana bir türk kahvesi yapayım’ diyerek kaçtım. - Mutfağa girer girmez, ben de ağlamaya başladım. Gitmişti. Artık yoktu.
Benden iki yaş büyüktü. Kendimi bildim bileli onunlaydım. Hatta hastaneden beni eve onunla getirmişler. Gitti. Çekirdek ve mutlu bir aileyken biz, iki evin nazlı niyazlı tek kızıyken ben, onunla çok gezdik. Her gördüğüm kenti onunla gördüm. Onunla büyüdüm. Trafikte yol almayı onunla öğrendim.
Derken geçti zaman. O artık hareket edemez hale geldi. Yasalara aykırıymış sokaklarda dolanması. Öylece durdu bir kaç yıl kapının önünde. Teyzem arada pencereden bakar, kontrol ederdi. Acaba yerinde miydi?
Söylemek istememişler önce bana. Üzülürüm diye düşünmüşler. Sonra ‘nasıl olsa öğrenecek’ demişler. Bana gerçeği anlatma görevini teyzeme vermişler.
Teyzem anlattı. ‘Biz bugün düldülü sattık.’ dedi. Karşılıklı kahve içerken ne çok ağladık. Allahım ne çok ağladım. Teyzeme sarıldım ve saatlerce ağladım. O küçük turuncu otomobil için ben bugün çok ağladım...

2 yorum:

kinik dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Karōshi dedi ki...

Anneannem bebeğini kaybetmiş... Sanırım ilkini.. O zamanlar ağlamak ayıpmış.. Aynı anda civcivi ölmüş.. O da oturmuş civcive ağlamış:) Bu olmasın sakın.. Değil biliyorum:)