1 Ekim 2008

'Hadi Kayda Giriyoruz!'



Etta Place: Ne yaptığını biliyor musun?
Butch Cassidy: Teoride evet.


Sessizliğe öyle alışmışım ki dışarıdan gelen her ses kulaklarımı tırmalıyor.
Gece çok geç yatmama rağmen, sesler yüzünden erkenden uyandım. Mahallede yine çekim var ve eğer yönetmen olmasaydı, amigo olabilecek kadar gür sesi olan kadın, kısa aralıklarla, ‘hadi kayda giriyoruz’ diye bağırıyor. Sanki bu kadının dudaklarının arasından bazı sözler çıkmaz gibi. Sanki bu kadın hiç ‘eyvallah’ demez gibi.

‘Kayda Girersek’:

• 09:57’de Ali Doran Batok doğ - du / muş. Aynı annesine benzeyen bir oğlan çocuğu / -ymuş.

• ‘Bayramınız kutlu olsun’ diye kapıya gelen çocuklardan biri siyahîydi. Bozuk param olmadığını söyledim. ‘O zaman iki tane şeker alalım mı’ diye sordular. Şekerleri verdim. ‘Bayat olabilir ama ha, karışmam’ dedim. Kikirdediler. Onlar gittikten sonra bir tane de ben yedim. Bayatlamamışlar sevindim.

Butch Cassidy and the Sundance Kid’i seyrettim. Paul Newman ne güzel adammış! Gerçi ben hep Robert Redford’u daha çok beğenirdim.

• Cumartesi günü çalışmaya başlayacağımı öğrendim. Hafta sonu planlarım böylelikle kısmen de olsa iptal olmuş oldu. Cuma günü gidip ne öğreteceğimi öğrenmeliyim.

• Pasaportumu buldum.

• Kabak çorbası pişirdim. Güzel olmadı.

• Not defterimdekileri bilgisayarda temize çektim. 55 bin 968 vuruş.

The Books diye bir grup keşfettim. Read, Eat, Sleep adlı şarkıları hiç sakıncası yok, bugünün fon müziği olabilir.

1 yorum:

toshiro dedi ki...

Ben de Paul Newman'ı.